2 NİSAN OTİZM FARKINDALIK GÜNÜ
2 NİSAN OTİZM FARKINDALIK GÜNÜ
Kamuoyuna Saygıyla Duyurulur
Öncelikle Otizm Nedir? Doğuştan gelen ve genellikle yaşamın ilk üç yılında fark edilen karmaşık bir gelişimsel bozukluktur. Otizmin nedeni günümüzde hala bilinmemektedir. Ancak genetik, çevresel ve ailesel etkenlerin etkili olduğu düşünülmektedir.
Yapılan son araştırmalara göre dünyada her 68 çocuktan biri otizmli. Ülkemizdeki nüfusa projeksiyon yaptığımızda 2012 verilerine göre ülkemizde 352 bin otizmli birey olduğunu varsayıyoruz. Otizmin nedenleri halen bilinmediği için artış hakkında da net bilgi vermek doğru olmaz. Ancak farkındalığın artmasıile daha fazla duyduğumuzu söyleyebiliriz.
Otizmin artışı erken tanı ve eğitim kapsamında önemli sorumlulukları beraberinde getiriyor. Otizmin bilimsel olarak ispatlanmış tek tedavi yöntemi özel eğitimdir. Ve özel eğitimin de otizmli çocuklarımızın topluma kazandırılmaları için faydalı olmasının en önemli faktörü mümkünse 2,5 yaşından önce tanı almalarıdır.
Ailelerin çocuklarının sadece fiziksel gelişimlerini takip etmeleri yeterli değildir. Hepimizin çocuğumuz doğduktan sonra boyu, kilosu gibi fiziksel gelişimlerini takip ediyoruz ama aynı zamanda iletişim, dil becerileri ve ruhsal gelişimlerinin de takip edilmesi gerekiyor.
Otizmin erken tanısı için ailenin dikkatli olması ve farkında olması çok önemlidir. Otizmin belirtilerinde 1 yaş için, 2 yaş için ve 3 yaş için farklı kriterler var.
Sağlıklı bir çocuk;
1 yaşına geldiğinde herkesle göz teması kurabilmesi sadece tanıdıklar, anne ve babayla değil yani yabancılarla da göz kontağı kurması herkes güldürdüğünde gülebilmesi kucağa geldiğinde sarılabilmesi gerekir. Çocuğa bir nesne gösterdiğinizde ona dönüp bakıp sonra yüzümüze bakması gerekir. Bu otizm ile normali tam ayıran bir özellik olarak kabul edilir.
Çocuk 1,5 – 2 yaşa geldiğinde daha dışa dönüktür. Yaşıtlarıyla koşturmaca, saklambaç gibi oyunlar oynar. Basit taklitler başlar. Bebeğini biberonla beslemek gibi aktif oyunlar oynar. 1,5 – 2 yaşında temel duyguları: kızgınlığı, öfkeyi, şaşkınlığı çocuk anlayıp yansıtabilir olması beklenir.
3 yaşındaki çocuğun senaryolu oyun oynaması beklenir. Mesela halk arasında yaygın olan evcilik oynayabilmesi çocuğun oyunlarda anne, komşu, öğretmen olması gerekir. 3 yaşında bir çocuk yaşıtı ile birlikte bunları yapıyorsa sosyal gelişimi iyi gidiyor denilebilir.Çocuk psikiyatristleri özetle gelişimi bu şekilde tanımlıyor, eğer çocuk göz kontağı kurmuyorsa, oyuncaklarla anlamlı oynamıyorsa, basitte olsa sözcük ve cümleleri başlamadıysa en kısa sürede uzmana danışılmalıdır. Bütün dünya da ve Türkiye’de doktora başvurmada en sık sebep geç konuşmadır.
Otizm yaşam boyu süren bir gelişimsel farklılıktır. Bu nedenle sürekli hayatın bir parçası oluyor. Ailelere ilk söylemek istediğim bu durum kimsenin suçu değil, otizm doğuştan gelen bir gelişimsel bozukluktur ve çocuğun yetiştirilme tarzı ile ilgisi yoktur.
Ama en önemlisi ailelerin çocukların haklarının yakından takip etmeleridir. Bugün Türkiye’de otizmli çocukların eğitim, sağlık hakları için çıkarılmış kanunlar bulunmaktadır. Gelişmeleri takip etmeleri çok önemlidir. Tanı alındıktan sonra devletin her çocuğa sağladığı ayda 8/ 12 saatlik eğitim hizmetinden yararlanabilir, kanunlara göre özel eğitim okullarından mezun olarak kaynaştırma eğitimine geçiş yapabilirler.
Okulların kaynaştırma eğitiminde çocuğu kabul etmemesi halinde dilekçe ile yasal süreçleri başlatmaları gereklidir.
Ayrıca devletimizin genel engelliler kanunları kapsamında çıkardığı erken emeklilik, evde bakım yardımı gibi haklardan yararlanabilirler. Kanunlar kapsamında takip edilmesi gerek süreçler olduğu için aileler bu konuda baroların ücretsiz verdikleri desteklerden yararlanabilirler.
Biz Ordu ilinde faaliyet gösteren kurumlardan Altınordu Rehberlik ve Araştırma Merkezi olarak bu farkındalığı oluşturmayı kendimize bir borç görüyoruz. Otizm konusunda herkes bilgi sahibi olacaktır. Herkesi bu konuda daha duyarlı ve dikkatli olmaya çağırıyoruz.
Kamuoyuna Saygıyla Duyurulur...